Geri


AKEL’in Referandumun Ertelenmesi Önerisi Üzerine

Ergadigi Demokradia’nın (İşçi Demokrasisi) Basın Bildirisi

REFERANDUMU ERTELEYECEKSEK

AB SÜRECİNİ DE DONDURALIM

İŞÇİ DEMOKRASİSİ (Ergatiki Demokratia)

Annan Planı ile ilgili referandumun eli kulağında olduğu bu günlerde, Kıbrıs Rum Partileri toplumla zorunlu bir yüzleşme ve kendi içlerinde yaşadıkları sancılı bir tartışma ortamı geçiriyorlar.

Bir tarafta EVET cevabını destekleyenler bunun son şansımız olduğunu ve HAYIR dememiz halinde hiçbir zaman bir çözüm olmayacağını ilan ediyorlar. Diğer tarafta, HAYIR cevabını destekleyenler ise AB’ye girişle birlikte Kıbrıslı Rumların daha fazla kazanımlar elde edeceği bir plan arayışına vurgu yapıyorlar ve bu süreci avantajımıa kullanabileceğimizi ifaede ediyorlar.

Bu kamplaşma, iki kampın da olası bir çözümü sadece Kıbrıslı Rumların çıkarları açısından değerlendirdiğini açıkça ortaya koyuyor. Ve iki kampın da aradığı cevap, Kıbrıslı Rumlara daha çok avantajlar sağlayan veya Kıbrıslı Rumların kayıplarını en az seviyede tutan bir yaklaşımdan besleniyor. İki kamp da, adada Kıbrıslı türklerin de çıkarlarını hesaba katan, barışçı ve demokratik bir çözüm arayışı ile ilgilenmiyor.

AKEL merkez komitesinin, referandumun ertelenmesi, böylece daha fazla zaman kazanarak “planda var olan boşlukların doldurulması”, bazı değişikliklerin yapılarak planın Kıbrıslı Rumlar için daha kabul edilir hale getirilmesi önerisi; Kıbrıslı Türkler tarafından olası AB üyeliğinin avantajlarını kullanmaya çalışan bir taktik olarak algılandığı sürece, tamamen değersiz bir öneridir.

Böyle bir önerinin dikkate değer olabilmesinin yegane koşulu, Kıbrıs Cumhuriyetinin AB üyelik sürecinin de dondurulması şartı ile mümkündür. Ayrıca, Kıbrıslı Türklere karşı uygulanan ambargonun kaldırılması önerisi ile desteklenseydi bu öneri çok daha dikkate değer olurdu.

Eğer AKEL gerçekten Kıbrıs Sorunun barışçıl ve demokratik çözümünü istiyorsa, onları bu öneriyi yapmaktan ve Talat’ı doğrudan görüşmelere çağırmaktan alıkoyan hiçbirşey yoktur.

Bir anlaşmaya varmak için Bush’un, Annan’ın veya Alvaro De Soto’nun bize şantaj yapmasına ihtiyacımız yok. “Anavatanların” ve emperyalistlerin yangını körüklemelerine ihtiyacımız yok. Tam aksine, ada insanının (Kıbrıslı Türk ve Rumların) isteklerini karşılıklı olarak gözeten bir çözümün mümkün olduğu, 23 Nisan 2003’te sınırların açılması ve her iki yandan insanların büyük bir sıcaklıkla, barış içinde geçirdikleri bir yılın sonunda daha açıktır. Bizler, ABD ve Britanya’ya kendimizi satmadan, onlara adamızı bölge halklarının aleyhine olacak şekilde batmayan bir uçak gemisi olarak kullanma hakkı vermeden iki taraf için de kabul edilebilir çözümde uzlaşma yeteneğine sahibiz.

İşte adanın her iki yakasındaki sol hükümetler için, samimiyet ve önceliklerin ifadesi olan gerçek ikilem ve gerçek sınav buradadır. Kesinlikle biz sıradan insanlar, böyle bir sınavdan geçmeye liderlerimizden kat be kat fazla hazırız.

İşçi Demokrasisi (Ergadigi Demogradia)
Çarşamba, 14 Nisan 2004
workersdemocracy.net
+357/ +35799625620, e-mail:


Geri